Tarım sektörü ekonomik bir faaliyettir ve bütün ekonomik faaliyetler gibi-hatta-en fazla, doğal kaynaklara bağlı olarak üretim yapılmaktadır. Tarım, arazinin ve su kaynaklarının başlıca kullanıcısı durumundadır ve tarımsal üretim bu kaynakların miktarının ve kalitesinin devamlılığına bağlıdır. Yıllarca tarım sektöründe üretim, doğa ile uyumlu bir şekilde gerçekleştirilmiş, çevreye zarar vermemiş hatta flora ve faunanın korunması anlamında katkıda bile bulunmuştur. İnsanoğlu tarım kültürüne geçtikten sonra çevreyi doğanın bir parçası olarak görmeyip, ihtiyaçlarını karşılayacak kaynaklar olarak görmüştür. Bu yaklaşım ile tarımsal çevre sorunlarının temeli atılmış olmuştur.
Sağlık, beslenme ve hijyen koşullarındaki iyileşmeler dünya nüfusunu hızla artırmıştır. Artan nüfusun gıda ihtiyacı bahane edilerek, birim alandan daha fazla ürün alabilmek için, tarım sektöründe işletme dışı girdilerin kullanımı teşvik edilmiştir. Ticari kaygılarla verimi artırma ve maliyetleri düşürme güdüsü ile tarımda teknolojik gelişmelerin kullanılması, tarımda entansifleşmeye neden olmuştur. Yeşil devrim ile tarımda verim artışını sınırlayan etkenler minimize edilmiş ve tarımsal üretim sürecine dâhil edilen bu yapay unsurlar birçok çevre sorununun da temelini oluşturmuştur. Çevre sorunlarının önemli bir bölümü, doğanın yanlış kullanılması sonucu var olan dengenin bozulması ile ilgilidir. Yani çevre sorunlarına neden olan tarımsal üretim değil insanoğlunun tarımsal üretimi gerçekleştirme şeklidir.